Orta okulda notlarımız düşüktü dediler senden birşey olmaz seni sadece ticaret lisesi paklar (küçük görerek) paşa paşa gittik istemeye istemeye Fahrettin Özüdoğru Ticaret Meslek Lisesine okulun hiç iyi bir imajı yoktu sadece okula git, belki bitirsin biri seni işe alır muhasebeci olursun (sıradan bir muhasebeci) kafama çizdikleri resim bu kadar büyüklükteydi. Daha fazlası sadece hayalden ibaretti. Okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum, yeni tanıştığımız arkadaşlarla konuşuyorduk biri Bilgisayar Mühendisi olmak istiyor biri başka bir şey ama hepsi alakasız bir okuldalar. Benim düşüncelerim işletme okumak ve iyi bir C.E.O. olmaktı. Ama dediğim gibi bu benim hayalimdi çevrendeki insanlar kitap okuduğum zaman bile ”fazla okuma deli olursun” diyen bir topluluktan, senin ufkunu geliştirmesini bekliyemezsin. Bende beklemedim zaten ben farklıydım o zaman fark yaratmalıydım, bu arada herkes farklı ama sadece ender insanlar fark yaratabilir o kişi neden ben olmamalıydım yada neden siz olmayasınız. Daha sonra bize Üniversiteye gitmemizi hayal olarak anlattılar, ama ben bir kere hedefe odaklanmıştım hedeften gözümü ayırdığımda ayrıntıda takılıp kalacağımı ve hedefe asla ulaşamıyacağımı biliyordum. Hedeften gözümü asla kırpmadım başarı arkamdan kendi geliyordu artık başarıyı yönetebiliyordum bu iş hayatına atılmadanki ilk yönetim deneyimimdi. Lisede başarılı bir öğrenciyim bu kimileri için yeterli bir veri ama ben o okul dışında bu ülke dışında da rakiplerim olduğunun bilinceydim bu başarı asla bir ölçü değildi. Lise 3 te staja başladım, işte işin en zor kısmı buydu biz stajda bişeyler öğrenmeyi umarken hayat karşımıza koli taşıma, fotokopi çekme, fax çekme, arşiv düzenleme, çalışanların özel işlerini yapma, onun tel fat yatır, bunun elektrik fat yatır vs. böyle bir şey beklemiyordum ama bununla karşılaştım. Hiç kimse bundan bahsetmemişti. Daha sonra öğrendim ki Rahmi Koçta iş hayatına depoda çalışarak başlamış, Üzeyir Garihte iş hayatına depo yıkayarak başlamış bende arşive 100 lerce klasör taşıyarak başlamıştım. Okulu bitirmemize aylar kalmıştı, bitsede kurtulsak dediğimiz okul gerçekten bitiyordu ama ilk başlardaki neşemiz hüzne dönüşmüştü. Başka bir sıkıntımız daha vardı biz ticaret liselilerin, bu okulu bitirince ne olucaz Üniversite zor, staj bitiyor artık kendi ayaklarımız üstünde durmak istiyoruz ama kariyerimizi yönlendircek kimse yok bütün bu sorular arkadaşlarımın kafasını kurcalıyordu. Ben bunu kafama takmayan ender kişilerdendim çünkü üniversiteye giricektim hedef buydu 3 yıldır bu anı beklemekteydim ve İstanbul Üniversitesi Muhasebe bölümüne yerleştirildim. Bu başarı tesadüf değildi, disiplinli planlı çalışmanın eseriydi. Daha sonra amacımın üniversite okumak olmadığı kanaatına vardım üniversite sadece bir araçtı ve asla amaç olmamalıydı. sadece C.E.O. luğa giden yolda çıkmam gereken 100 lerce basamaktan sadece bir tanesiydi. Benden daha iyi okulda daha iyi şartlarda olanlara bakıpta benimde param olsaydı, bende o okulda okusaydım, benide yönlendiren biri olsaydı, banada destek olan biri olsaydı demedim param olmamasına rağmen, o okulda okuyamama rağmen, yönlendiren kişilerim çok az hatta olmamasına rağmen kimse destek olmamasına rağmen başaralı olucaktım. Yani “saydıcı” değil hayatta “rağmenci” olmayı başarabilmiştim. Ve bunu arkadan başarılarım takip etti.
Hello world!
-
Welcome to WordPress. This is your first post. Edit or delete it, then
start writing!
2 years ago
0 yorum:
Post a Comment